WhatsApp

Ekoloji ve Sürdürülebilirlik - Güncel Hurda Fiyatları - Hurda Fiyat Listesi

Ekoloji ve Sürdürülebilirlik - Güncel Hurda Fiyatları - Hurda Fiyat Listesi

14 Mayıs 2022, 14:36
Ekoloji ve Sürdürülebilirlik - Güncel Hurda Fiyatları - Hurda Fiyat Listesi

EKOLOJİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK

 

 Çevre:

 

Yeryüzünde cansız ve canlı her tür varlığı kapsayan doğaya denir. İnsanların, hayvanların ve bitkilerin başta olması kaydıyla tüm canlıların yaşam alanlarını da oluşturan, ve birbirleri ile etkileşimini sağlayan kimyasal, biyolojik ve fiziki  ortamları içermektedir. Bu doğal çevremizin, dünyamız üzerindeki yaşamın sürmesi için  barınma ve gıda gibi temel ihtiyaçlar yanı sıra yaşamamız için uygun bir iklim ve atmosferin koşullarını da  sağlamaktadır. İnsanın da içinde olduğu, dünyamızdaki hiç bir  türün tek başına hayatta var olması mümkün değildir; bütün canlı varlıklar birbirleri ile ve de diğer cansız varlıklar ile etkileşim halinde oldukları bu ekosistemin bir parçasıdırlar.

 

Ekoloji: Yunancada ev manasına da gelen “oikos” ve aynı zamanda bilim manasına da gelen “logos” kelimelerden türeyen bu ekoloji terimini ilk defa Alman Ernest Haeckel tarafınca kullanılmıştır. Ekoloji; canlı varlıkların birbirleri ve aynı zamanda çevreleriyle de ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ekolojide canlıların yaşam yerlerini; çevrelerini de oluşturan; hayvanların, bitkilerin ve mikro organizmalar gibi kimi canlı gruplarıyla toprak ve iklim gibi cansız faktör arasındaki ilişkiyi de inceler.

 

 Ekosistem: Belli bir alanda karşılıklılık ilişkisi içinde olan cansız ve canlı bu faktörlerin tümü de ekosistemi oluşturur. Bu ekosistemde yaşayan insan, hayvan, bitki, mantar ve mikroorganizma bu ekosistemdeki canlı faktörlerini de meydana getirirken; toprak, hava, su, rüzgar ve güneşin ışığı ise cansız faktörlerini oluşturur. Bir kıta ve okyanusun bir ekosistem olarak kabul edilebilmesi  gibi bir göl, bir orman, bir çayır, hatta bunun yanında  akvaryum dahikendi içinde bir ekosistem olarak kabul edilir. Bir ekosistemdeki canlı çeşitliliği o ekosistemi belirleyen en önemli faktörü iklimdir. Cansız ve canlı varlıkların kendi aralarındaki etkileşimlerin sağlıklı oluşu  ve gerekli enerjiyi sağladığı sürece bu ekosistem, kendi kendine yeter bir sistemdir. Dünyadaki ekosistem bütün olarak düşünüldüğünde dünyada yaşamın temel sebebi olan fotosentezi de gerçekleştiren canlıların da yok olması durumunda yaşamın sona ereceği gayet ortadadır. Bu ekosistemin tüm parçaları karışık bir biçimde birbirlerine bağlıdırlar. Dolayısıyla, bu ekosistemin bir bölümünün yok edilmesi ya da zarar görmesi diğer bölümleri de  bununla bağlantılı olarak mutlaka sonuçlar ortaya çıkacaktır.

 

Biyosfer: Canlıların suda, havada ve karada yaşadığı kabul edilmiş ve canlı küre olarakta bilinen yaklaşık 16-20 km kalınlığında var saydığımız tabakadır. Biyosferin ise atmosfer içindeki yüksekliği yaklaşık 10000 metreye ulaşır sayılmaktadır.Bu yükseklikten yukarıda  bakteri veya mantar sporlarına rastlanmaz. Yerde yaşamakta olan kara hayvanları için ise  biyosfer 6500-6800 metre, yeşil bitkilerde 6200 metre yüksekliğe kadar çıkabilmektedir. Denizin altında ise bu rakam yaklaşık 5000 metre derinlikte canlı yaşadığını saptamıştır.

 

Fauna: Belirli bir bölgede yaşamakta olan hayvan türlerinin tümüne fauna denmektedir. Faunalar ise bulundukları yere göre adlandırılırlar. Örnek olarak ise Türkiye faunası hayvanlar aleminde Türkiye sınırları dahilinde yaşayan bu üyelerin tamamıdır. Türkiyenin sahip olduğu bu iklim özellikleri de zengin biyolojik çeşitliliğinin sayesinde oldukça zengin bir faunaya sahip denilebilir. Türkiye faunasında 160 memeli hayvan, 466 çeşit kuş, 120 farklı türde sürüngen, 22 çeşit kurbağa, 127 tür tatlı su balığı, 384 çeşit deniz balığı olmak kaydıyla toplamda ise 1279 civarda omurgalı türünün olduğu tarafımızca bilinmektedir.

 

Flora: Belirli bir bölgede yaşamakta olan bitkilerin tümüne flora denir. Türkiye florası, neredeyse tüm Avrupa kıtasının bitki çeşitliliği rakamına denk gelen 12.000 bitki çeşidine  sahip olup, tüm bu bitki türlerinden yaklaşık 3708 tanesi ise endemiktir.

 

Çevre sorunları: Sanayi devriminin ardından ve ona paralel gelişmiş teknoloji ile insan doğadaki hakimiyetini arttırmış ve onu kontrol altına almış ve bununla beraberde doğanın dengesi üzerinde kendisi söz sahibi olmuştur. Yani çevre insan etkileşiminde  insan üstünlüğü şüphesiz hissedilmiştir. Sanayileşme, şehirleşme ve birlikte getirdiği hızlı nüfus artışı da çevreden kaynaklı sorunlara da neden olan en önemli etkendir. 1650 yılında yaklaşık  500 milyon olan dünyamızın nüfusu yaklaşık 350 yılın ardından, 6 milyar rakamına  yükselmiş ve her yıl yaklaşık olarak 97 milyon insan da dünya nüfusuna eklenmeye devam ettiği tahmin edilmektedir. Bu hızlı nüfus artışı da  şüphesiz çevresel sorunların en önemli nedeni olmaktadır. Ancak elbette sadece bu tek etken değildir. Bu durumun üzerinde etkisi  olan asıl etkenlerin birincisi insanın yaşayış biçiminin ve düşünce yapısındaki değişimdir. İlk insanların doğayı kutsal saymaları onun ile iç içe geçen yaşam ve bu sebeple de doğanın üzerindeki tahribat bağlamında etkileri çok ta büyük oranda olmamıştır. Ancak  insanoğlunun yerleşik düzene geçip bunun ile birlikte doğayı kutsal görme fikrinden sıyrılmıştır. Şüphesiz bu üzerinde düşünülmesi şart olup diğer bir konu ise tüketimdir. Çünkü insanın daha fazlasını kazanma hırsının ve bu doğal kaynakların kendilerini yenileyebilme ihtimaline izin dahi vermeyen  hızda tüketmesine de neden olmaktadır. Bu şekilde bir yaşam tarzının devam ettiği sürece ilgili çevre üzerinde de bu tahribatın daha da büyük boyutlara ulaşması kaçınılmaz gözükmektedir. Çevrenin sorunları daha da görülür ve daha da acı bir tecrübeyle hissedildiğinde yerel duyarlılıkların kaçınılmaz olarak  küresel boyutta da dönüşmeye başlamıştır.

 

Çevre sorunlarının da çok boyutluluğu olması durumu ve de önlem alınmadığı hallerde gelecekte de daha da çok tehlikeli aşamalara ulaşma olma ihtimali ise insanlarda da çevre bilincinin uyanmasına nihayet neden olmuştur. Dünyada ise çevre konusunda farklı zamanlarda yapılan araştırma, yayın ve gözlemler incelediğimizde çevresel sorunları belli başlıkların altında toplamak mümkün görünmektedir:

 

  • Ozon tabakasındaki tahribat
  • Biyolojik çeşitlilik kayıpları ve tehdit altında bulunan türler neslinin tükenmesi
  • Yeraltı sularının kirlenmesi
  • İklimdeki değişiklikler
  • Ormanların tahribatı
  • Havanın kirliliği
  • Denizlere doğrudan akıtılma veya boşaltılma ile kirlenme süreçleri
  • Toprağın kirlenmesi
  • Çölleşmeler
  • İçme suyunun teminindeki ve güçlükler
  • Dayanıklı organik bileşik unsurların canlılardaki birikimi
  • Toprağın erozyonu
  • Yüzeysel sulardaki mikrobiyolojik kirlenmeler

Çevre sorununu en önemli sonuçları su,toprak ve hava kirliliğidir.

 

Toprak Kirliliği: İnsani faaliyetler neticesinde toprağın biyolojik, fiziksel, kimyasal ve jeolojik yapısında değişimlere uğrayıp bozulmasına denir. Gübreleme, sulama, kimyasal uygulamalar, kentsel ve endüstriyel atık suların toprağa karışmasıyla toprak kirlenmesi ortaya çıkmaktadır. Toprak kirliliğinin insan üzerindeki başlıca önemli etkisi ise çeşitli hastalıklara sebep olmasıdır. Çünkü kirlenen toprak üzerinde yetişmekte olan bitkilerin bünyesine aktarılan bu kirleticiler, oradan da  ilgili bitkilerle beslenmekte olan insanın bünyesine geçip canlıların sağlığında da olumsuz etkilere yol açmaktadır. Toprağın kirliliği aynı anlamda suya ait ortamlara da zarar verdiğinden dolayı suyun kirliliği bakımından da oldukça önem teşkil eder. Toprağın naturel döngüsünün bozulması ise bitkinin gelişimi sürecinde kalitenin bozulması ve topraktan aldığın verimin azalmasına neden olacaktır. Kısaca, bu süreç başkaca kaynaklarında normal döngüsünün sürdürülebilirliğini riske atmaktadır.

 

 

 Su Kirliliği: İnsanlar tarafından yapılan birtakım faaliyetler sonucunda su kaynakları içinde bulunan doğal bileşimini içeren maddelerin konsantrasyon değerinin üzerlerine çıkmasıyla su kaynağının doğal bileşiminin bozulup ve ya bu su kaynağında daha önceki süreçlerde var olmayan bu maddenin su da ortaya çıkması durumuna su kirliliği denmektedir. Su kirliliği; endüstriyel ve evsel atıkların hiç  işleme tabii tutulmaksızın göl, akarsu,  ya da denizlere dökülmesi, gübre ve tarımsal ilaç  gibi insanın sağlığına zarar veren kimyasalların zirai faaliyetler sonucu olarak toprakta birikimi ve ardından yağan yağmurlar tarafından yeraltı suyuna taşınmasından sebeptir. Su, yaşamın bizzat önemli bir yapı taşı olmasının yanında  akarsu, göl ve denizlerde yaşam ortamını teşkil eder. Bu sebeple sudaki kalite son derece önemli. Kirli suyla hayvancılık ve tarım yapımı besin kaynaklarını da oldukça olumsuz yönde etkilemektedir. Kalitesi düşük suyun kullanımı; ve de bu sudan kaynaklı çok sayıda hastalık ortaya çıkmasına yol açmaktadır 

 

Hava Kirliliği: Hava kirlenmesi ise, çevreye ve insana zarar verecek miktarda kirletici unsurların atmosfere karışması yoluyla şeklinde tanımlanmaktadır. Yaşamın sürmesi için gereken havada bulunan gazların oranlarının değişmesi canlı açısından bir çok problemi de kendiliğinden beraberinde getirmektedir. Örnek olarak, havadan oksijenli solunumun gerçekleşmesi için yaklaşık % 20.95 civarlarında oksijen ve yeşil bitkinin fotosentez yapması  için ise havada yaklaşık  % 0.3-4 civarlarında karbondioksit bulunması zorunludur. En yaygın şekilde havayı kirleten parametrelerde sıralamada  kükürt dioksit, partikül madde, azot oksitler, karbon monoksit, is, toz, ve dumanlardan oluşmaktadır. kükürt dioksit kirliliği; ısınma ile sanayi amaçlı yüksek ve vasıfsız kükürt içeren fosil yakıtlar yakılarak yanması ve bunun yanında bacalardan atılmakta olan kirleticilerden, Partikül Madde kirliliğiyse çoğunluk olarak bu sanayi kuruluşlarının, kısmen ısınma amacıyla kullanılan fosil yakıttan kaynaklanmakta.

 

 Sürdürülebilirlik: Gelecek kuşaklarca ihtiyaç duyulacak kaynakların varlığı ve kalitesini daha da tehlikeye atmadan, hem gelecek kuşakların hem de bugünün çevresini oluşturan bütün bu çevresel değerlerin sosyal, fiziki ve ekonomik, gibi her alanın ıslahı, korunma ve geliştirilme süreçlerini ifade etmektedir. Sürdürülebilirlik konus, ekonomi, enerji ve çevre üçgeni tam ortasında bulunmakta, ve bu nedenle ilgili hükümetlerin yanında da, sosyal bilimciden doğa ve fen bilim adamlarından, politikacılar uluslararası ve yerel çevre örgütlerine dek uzanan çok geniş olan bu  yelpazenin öncelikli konusu sayılabilir.

 

ATIK TERİMLERİ

 

Atık:

Atık’ın tanımı  literatürde değişik  şekilde tanımlanmaktadırlar. Bu kavramın sade  biçimde tanımlarken ise; insanın ihtiyaçlarının görülmesi noktasında, gereksinim duyulmuş olan maddelerden, kullanılmayacak veya kullandıktan sonra da fayda sağlamayacağı düşünülüp atılan kısmı şeklinde ifade edilmektedir. Başka bir tanımdaysa;  kullanım ve üretim faaliyetlerinin sonucunda ortaya çıkan, çevre ve insan sağlığına zarar verir şekilde dolaylı veya doğrudan alıcı ortama vermesi sakıncalı olan çeşit çeşit türlerde madde atık olarak tanımlanabilir. Atık, basit bir tarifle kullanılmış, artık istenmeyen şekilde ve çevre için görünürde ise yarar oluşturamayan her türlü madde. 

 

Çöp: Atıkların içindeki, cam, kağıt,karton, plastik ve benzeri gibi geri dönüşümü mümkün olan malzemelerin birbirinden ayrıldıktan sonra geriye kalan ve başkaca hiçbir şekilde kullanılmayacak halde olan atık malzemeye çöp denmektedir.

 

Atık Yönetimi:

 

Atık yönetimi; kaynağında azaltma,atığın oluşumunun önlenme, yeniden kullanma, özelliğe ve türe göre ayrılma, biriktirilme, toplanma, geçici depolanma, taşınma, ara depolanma, geri dönüşüm, enerji geri kazanımı da dâhil geri kazanılma, bertaraf etme, bertaraf işlemi sonrası izlenme, kontrol ve denetim faaliyetlerini kapsamaktadır.

 

Atık Yönetimi, tıbbi, evsel, ve tehlikesiz ve tehlikeli atıkların minimize edilmesi, kaynağında ayrı ayrı toplanmaları, ara depolanma, gerekli olduğu durumlarda atıklar için aktarım merkezi oluşturulması, atıkları taşınma, geri kazanımı, bertaraf edilmesi, geri kazanımı ve bertaraf tesisinin işletilmesiyle kapatma, kapatmanın sonrası bakım, izleme ve kontrol süreçleri içeren yönetim biçimidir.

 

 Atıkların Sınıflandırılması

 

 Atıkların sınıflandırılmalarında çeşitli kıstaslar bulundurulmaktadır, Bu kıstaslarda atıkların fiziksel özellikleri belirleyici olabildiği gibi,bundan hariç kimyasal özellikler veya üretim durumu göz önünde tutulup yapılmaktadır. Ancak ne şekilde sınıflandırılır ise sınıflandırılsın, önce insan sağlığı ve doğada oluşturduğu zarar göz önüne alınacağından, tüm bu etkilerin ön planda tutulup buna göre sınıflandırma daha uygun olacaktır. Yasal kanun açısından bakıldığında ise tüm bu katı, sıvı atıkların etkisine göre de sınıflandırıldığı da görülmektedir. Atıklar genel anlamda üç ana grupta sınıflandırıp bunları ise etkileri bakımlarından atık, yapıları bakımından da atık ve kaynakları bakımından atıktır.

 

Etkileri Bağlamında Atık: Yeryüzünde bulunan atıkların tamamı, insan ve doğanın sağlığına yaptığı etkiler bakımından zararsız veya zararlı atık olarak doğaya bırakılan ve şeklinde sınıflandırılmaktadır.

 

Zararlı Atık: Zararlı atık insan sağlığı ve doğaya bıraktığı etki noktasında, olumsuz yönde etki bırakmakta, ve de ancak özel işlem yaparak ancak bir nebze doğanın korunması sağlanmaktadır. Bu gruptaki atıklar genelde zehirleyici etkisiyle göz önünde bulundurulup ve de aynı zamanda doğada var olan canlıları yok etmesi açısından ağır metal içermektedir.  Bu zehirli atıklar yeterli derecede ıslah edilmediği zamanlarda doğa, insan sağlığı açısı yönüyle tehlikeye yol açabilen madde şeklinde ön plana çıkar.

 

Zararsız Atık: Bu grupta bulunan atık zararlı atıklardan farklı olarak, yeryüzünde herhangi bir şekilde zararı bulunmayan inorganik veya organik atıklardır. Bu gruptaki atıklar içerisinde ise ambalaj atık yanında, inşaat atığı, cam, kağıt ve plastik yer almaktadır. Zararlı olmayan bu atıklar, geri dönüşümü mümkün olan ve de ayrıştırma neticesinde de tekrar kazanılma niteliği bulunan, depolama alanında bertaraf edilmesi mümkün olan, doğa ve insan sağlığı açısından da başkaca her hangi  olumsuz etkisi bulunmayan atıklardır. Yapısal açıdan Atıkları Yapıları noktasında atıklar üç farklı grupta sınıflandırılabilmekte olup,ve bunlar; sıvı atık, katı atık ve gaz atık olarak gruplandırılabilir.

 

 Sıvı Atık: Sıvı atık yapıları gereği akışkan özellik gösteren, kendi içinde yine zararlı ve zararsız olarak türleri bulunan, genellikle sanayi işletmesinin prosesi sonucunda ortaya çıkan atıklar. Sıvı atıkları yine etkileri bakımından da zararlı madde içermesinden dolayı doğrudan yer altına ve doğaya karışabilen atıklar.

 

Katı Atık: Katı atık, doğada yaygın görülebilen atıklar. İnsanların ihtiyacının karşılanması süreçlerinde, kendi için yarar sağladığı kısmı aldıktan sonra, diğer kalan kısmın ihtiyacının kalmadığı sebepten çöpe atılan kısma denilmektedir. Katı atık, geri dönüşümü kolay  ekonomik açıdan ise tekrar dönüşümü yararlı olan atık olarak tanımlanır. Sağlık kurumundan çıkan tehlikeli ve tıbbi atıklar dışında kalan bu katı atıkların dönüşümü açısından yararlı olan atıklar.

 

Gaz Atık: Gaz atıkla keast edilen özellikle yakma işlemi sonucunda ortaya çıkar. Bununla beraber egsoz gazı, sprey  ile fabrika bacasından çıkan gaz bu sınıftadır. Bu tip atıkların insanın sağlığı üzerinde de olumsuz etkileri bulunmaktadır. Önemli sağlık sorunu ortaya çıkmaktadır. Gaz atıklar kendi aralarında ise yine çeşitli sınıflara ayrılmaktadır. Yine bunlar partikül formda olan, kükürt oksit, azot oksit, hidrojen sülfür, karbon monoksit, hidro karbon ile klor gazıdır.

 

Kaynağına Göre Atık Türleri

 

 Evsel Atık: İş yerlerinden ve/veya konutlardan ortaya çıkan ve yine kendi içlerinde ise tehlikeli zararlı içerik içermeyen atıklar ‘evsel atıklar’ denilir. Örnek olarak; yiyecek atığı, şampuan ambalajı, meyve suyu kartonu ve şişesi, plastik meşrubat ve su ve şişesi, cam kavanoz, teneke veya metal konserve kutusu evsel atık örneklerine verilebilir.

 

Tıbbi Atık: Klinik, hastane ve muayenehane benzeri sağlık ile tedavi merkezinden oluşan atık ile kullanılmış  tıbbi malzeme, ilaç, ameliyat ya da tedavi sürecinde oluşan atık tıbbi atıklara örnek verilir. Tıbbi atık bulaşıcı hastalığın oldukça önemli kısmını oluşturmaktadır.Patojenik özelliği nedenleriyle potansiyel olarak tehlike oluşturmaktadırlar. Tıbbi atıklar konusunda en önemli risk ise bu tıbbi atıkların toplanma, taşınma ve bertaraf edilme süreçlerinde meydana gelir. Bunun için de iyi bir tıbbi atık yönetimine ihtiyaç vardır.

 

Endüstriyel Atık: Sanayi ve benzeri üretim tesisinde yapılan bir işlem sırasında ya da sonrasında ortaya çıkabilen katı atıklar ‘endüstriyel katı atık’ şeklinde tanımlanır

 

Tarım ve Hayvancılıktan kaynaklı atıklar: Bitkisel ve/veya hayvansal ürünü elde etme ve işlenme sonunda ortaya çıkan artık ve atıklardır.

 

İnşaat Atığı:  Yapılan inşaat, yıkım, evdeki tamirat sırasında meydana çıkan  toprak, taş, demir, tahta ve benzeri türü atığa inşaat atıkları’ denmektedir

 

ATIK YÖNETİM SÜREÇLERİ

 

 Atık Toplama Taşıma Depolama İşlemleri 

 

Atık Toplama İşlemi: Ülkemizde yaklaşık kişi başı atık üretim miktarı 1.17 kg / kişi /gündür. Ülkemizde de birçok kentte belediye atıkları, tekniğe uygun olmayan şekillerde insanın sağlığı neredeyse hiçe sayılarak gelişigüzel toplanmakta. Özellikle büyük kentlerde konteynırlar bulunan noktalarda insanın sağlığını oldukça yüksek oranda tehdit eden ortam oluşmaktadır. Taşıma esnasında konteyner dışına taşan atığın etrafa yayılımı,, konteyner içinde maddi değeri de olanları da almaya çalışan atık toplayıcıları, diğer yandan ise sokak hayvanı ve ayrıca da etrafa yayılan oldukça pis kokular ile çok sağlık dışı ortamlara da sebep olmaktadır. Sokak ve caddelerde atık konteynerlerinden sızmakta olan sızıntı sular ile kirlenmektedir. Sızıntı suların içinde de oldukça zararlı bileşiklerin bulunması ihtimali kuvvetle muhtemel olup ve çocukların atık konteynırları çevresinde de oynamaktadırlar. Sızıntı sularının başta yer altındaki sular olmak üzere ve yüzeysel suları da ve de yine toprağı da kirletmektedir. Mevcut atıkları toplama sistemimiz, atıkların geri kazanımlarında büyük oranlarda kayba uğramasına da neden olmaktadırlar. Sokakta atık konteynerler olduğu müddetçe bu atıkların sürdürülebilirliğinin yönetimi mümkün değildir. Bu nedenle de  sokaktaki bu çöp konteynırları mutlaka ve mutlaka kaldırılmalıdır. Atıkların belediyeler öncülüğüyle yetkilendirilmiş kuruluşlarca toplanmalı. Yerleşimdeki yoğunluğa ve ilgili ihtiyaca göre kentin her noktasına ancak aynı zamanda da insanlarca kolayca ulaşılabilecek yerlere de olmak kaydıyla yeni toplama sistemleri(kutular, kumbaralar ve benzeri.) mutlaka yerleştirilmelidir. Bu toplama sistemine (kumbara kutu ve benzeri) ev ve işyerinde de ayrı ayrı olarak hazırlanan bu atıkları yine  ayrı ayrı şekillerde atılmalıdır. Öncelikle okul, siteler, resmi kurumlar, oteller, alışveriş merkezinin, stadyumun, hastanenin ve eğlence mekânı gibi atıkların çok fazla oluştuğu mekanlar olan bu yerlerin yakınlarına konulacak toplama sistemi bile oldukça büyük oranlarda atıkların geri kazanımını da kolaylıkla sağlayacaktır. Bu anlamda ilgili lisanslı kuruluşlar salt ekonomik kaygı ile belediye ve sosyal hizmetlerden daha da ciddi bir yaklaşım yollarıyla çalışılması bu atıkların büyük oranda kayba uğratılmadan toplanması sağlanacaktır.

 

Atık Taşıma İşlemleri: Atık yönetim sistemlerinin en yüksek maliyetli kısmı ise bu atıkların toplanma ve taşınması işleminde oluşmaktadır. Atık toplama ile taşımada ilgili araçların, atıkları toplama süreçlerinde bir noktadan başlayarak yine aynı yere döndüğü güzergaha ise bir tur denmektedir. Atıkları verimli ve ekonomik toplamak için gidilen birim kilometre ile bu  süre içinde en faydalı miktarlarda atık toplamayı sağlayan planlama yapılarak stratejiyi kurgulamak gerekmektedir. Ülkemiz petrolü dışarıdan ithal ettiğinden dolayı artan taşıma maliyetleri yüksek bir ülke sınıfındadır. Bu bağlamda taşıma ve bu atıkları toplama işlemleri için yapılan yaklaşık ton başına harcama ise 30 ila 70 $ aralığında değişmektedir. Yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip İstanbul’da ise günde kişi başı 1,3 kg gibi atık oluşumu ve bunun toplama- taşıma bedelinin ise 30 $/ton olduğunu kabul ettiğimizde atık taşıma-toplamaya harcadığımız yıllık maliyetimiz yaklaşık olarak 220 milyon dolar miktarına ulaşır. Ülkemiz genelinde  ise oluşan bu atığın %23’ünün İstanbul’da oluşmaktadır. Bu atıkları taşıma ve toplama hizmetlerine ait maliyetlerin de tam olarak belirlenmesi, verimliliği ve maliyetler açısından ise karşılaştırmaların yapılması, hangi maliyetin hangi  kaleminden nasıl ve ne şekilde tasarruflar yapılacağının belirlenmesi için gereken atık toplama miktarı ile maliyetin  bileşeninin ayrıntılı ve de düzenli olmak kaydıyla bu kayıtların tutulması da gerekmektedir. Atık yönetme sisteminin maliyetinin %65 ila %80’inin toplanma ve taşınmasından oluşmaktadır. Belediye ve ilgili kurum atık yönetim sistemiyle alakalı çalışmaları yaptığında, atık taşıma ve toplama  bedelini neredeyse yarı yarıya düşürebilir. Sadece İstanbul’da bile  yılda 100 milyon USD, Türkiye genelindeyse yine yaklaşık olarak 460 milyon USD tasarruf sağlanabilmektedir.

 

Atık Depolama İşlemi: Kontrol olmaksızın katı atıkların depolanma durumu hem küresel ısınmayı arttırmakta hem de toprağın yüzeyi ve yer altı sularının kirlenmesine de neden olmaktadır. Çöplerin içinde biyo-bozunabilen organik madde depolama alanında zaman ile  bozularak en önce sera gazı diye tarif edilen karbondioksit ve metan gazına dönüşmektedir. Bin kilogram çöpten bir süre içinde depo alanında ise yaklaşık olarak 200m³ depo gazı  ortaya çıkmaktadır. Depo gazında ise yaklaşık %5e oranlarında metan gazı bulunmakta. Yine bir ton çöpten oluşan depolama alanı yaklaşık 100m³ metan gazı ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla bin kilogram çöpten 75 kilogram metan gazı oluşmaktadır. Metan gazı ise karbondioksit gazına oranla 28 kat daha da fazla sera etkisi yaratmaktadır. Ülkemiz 2003 senesinde düzenli depo tesisi 15 ten 2017 yılında bu sayı 84’e  çıkmıştır. Bu tesislerle toplam 1112 belediyede yaklaşık 53 milyon insan nüfusuna hizmet edilmektedir. 2017 de düzenli depo sahası kuran  işleten ilimizin sayısı ise 59’du. Bununla beraber yine yaklaşık 900 civarda düzensiz döküm alanı bulunmaktaydı. Bu alanlar ise rehabilite edilmemiş ve bu sahalara döküme devam edilmekte. Düzenli depo, biyometanizasyon ile düzensiz döküm sahasından kaynaklı biyogaz ve/veya depo gazlarından enerji elde etmek mümkün olmaktadır. 29 ilimizde de biyogaz tesisi faal haldedir. Atıkların kaynağında ayrıştırılıp ve ayrı  ayrı bertarafı tesislere taşınmalıdır. Bunun devamında depo alanına gidecek olan çöpün içindeki biyo-bozunur atık azalırken bu atıklar işlenerek ilgili başkaca alternatif metotlar da gündeme mutlaka gelecektir.

 

Atıkların İşlenmesi

Ayıklama işlemleri atıkların içinde yer alan geri kazanılacak maddeyi ayıklamak işlemiyle kazanmaya çalışılır. Ayrıca burada Prosese zarar veren maddeler de ayrıştırılmış olmaktadır. Ayrıştırma ise iki şekilde yapılmaktadır. Birinci yönteme elle ayıklama işlemi denilir. Bu işlem hareketli bir  bant üzerinde atık görsel açıdan  gözetlenerek ayıklanır. İkinci yöntemde ise mekanik bir ayıklama işlemidir. Bu yöntemle ise belli cihazlar yardımıyla kodlanan maddeler fiziki yapılarına göre ayıklanırlar. Bu ayıklama işlemi sonunda tekrar kullanma, ve geri kazanma, geri dönüşme, uygun atık ile ilgili yere transfer edilip çevre ve ekonomi açısından da önemli kazançlar da sağlanmış olur. Diğer atıklarda ise bertaraf işleme tabi tutulmaktadırlar.

 

Tekrar kullanımda, bu atıkların temizlenmesi dışında başkaca hiçbir işleme tabi tutulmaksızın yine aynı şekillerde yeniden ve yeniden kullanılmasıdır. Atık yönetiminde en önemli parçalardan biri de geri dönüşüm, değerlendirilir atıklar çeşit çeşit fiziki ve/veya kimyevi yöntemle ikincil hammaddeye dönüştürülüp tekrar tekrar üretim süreçlerine dâhil olmasıdır. Yani burada amaç ürünün atık malzemeden tekrar tekrar üretimi sağlamaktır. Geri kazanımda ise, atık özelliğinden yararlanarak içinde bulunan bileşenler fiziki, kimyevi veya biyokimya yöntemiyle başkaca ürüne ve/veya enerjiye çevrilme durumudur.. Son olarak ise yakma yöntemi, atık hacmi küçültülerek, stabilizasyon sağlama, sterilize etme ve bu atıktan enerjiyi elde etme amacıyla şehrin katı atığını doğrudan başkaca ön işlem olmaksızın karışık şekillerde toplanan kentsel  atıktan yanabilir ve yanmayan kısımlar ayrılarak bu işlemlerin sonucunda da yanabilir kısmın yakılmasıyla gerçekleştirilmektedir.

 

Geri Dönüşüm

 Geri dönüşümlerde amaç; kaynaklarımızın lüzumsuz kullanımı önleme ve atığın ilk  kaynakta ayrıştırılmasıyla beraber atık çöp miktarlarını azaltmakı olarak düşünülebilir. Bakır, demir, kurşun,çelik, plastik, kağıt, cam, kauçuk,ve elektronik atık benzerleri gibi maddelerin geri dönüştürülerek  tekrar  kullanımı, tabii kaynaklarımızın eksilmesini önleyecektir. Ülkelerin ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için dışarıdan satın alınan  hurda malzemelere  ödenen döviz miktarlarını azaltarak, bu anlamda kullanılan enerji de büyük oranda tasarruf sağlanacaktır. Örnek olarak kullanılmış kağıtlardan tekrar kağıt imalatı havadaki kirliliğin %74, sudaki kirliliğin %35, su kullanımının %42 civarlarında  azalttığını ve bin kilogram atık kağıttan kağıt hamuruna katılımıyla yaklaşık olarak 17 ağacın kesimi önlenmektedir. Diğer yandan da, yukarıda bahsettiğimiz üzere geri dönüşümde temel amaçlardan biri de bertaraf edilen katı atık miktarının azaltılışı nedeniyle çevre kirliliğini önemli oranlarda önlenmesi sağlanmış olacaktır. Özellikle de katı atıkların düzenli  şekillerde bertaraf etmek için yeterli alanlar bulunmayan ülkeler de katı atık miktarlarının ve hacmin azalması ise başkaca büyük bir avantajdır. Sağlıklı geri dönüşüm sistemlerinin ilk önemli unsuru ise tüm bu malzemelerin kaynakta ayrılması suretiyle toplanmasıdır. Geri dönüştürülür nitelikte olan atıklar normal çöplerle karıştığında da bu malzemelerin içinden üretilen ikincil malzeme oldukça düşük nitelikte ve de temizlenmesi işlemlerinde de sorunlar yaşanabilmektedir. Özellikle de bu yüzden geri dönüştürme işlemlerinin en öncelikli  basamağını kaynağında ayrıştırma ve ayrı ayrı toplamaktan oluşmaktadır.

 

Geri Kazanım,

Geri kazanımda nasıl yapılabilirlik, kalite, kullanılan teknoloji de büyük oranda önemlidir. Geri kazanılan bu  ürünlerin gerekli faydayı sağlaması oldukça önemlidir. Uygun koşulda geri kazanım yapılamayan bu malzemenin fayda yerine büyük zararın oluşmasına da neden olmasıdır. Ülkemizde de birbirinden birçok malzeme farklı yöntemlerle sistemsiz ya da  sistemli olacak şekilde geri kazanılmaktadır.

 

Ülkemizde kimi yerel yönetimlerin yönetim planlarında da katı atık işleme süreçlerinin oluşturulamamış olması, değerlendirilebilen atıkları kaynaka toplanmamasından kaynaklanmaktadır Kaynakta ayrı ayrı toplanıp alınamayan bu  geri kazanım ürünler, sokaklarda katı atık toplayıcılarınca sistemsiz şekilde toplanmaktadır.

 

 Bertaraf işlemi

Bertaraf işlemi, atıklar ayıklanıp tekrar kullanımı, geri kazanım ve geri dönüşüm gibi işlemler sonrasında, insan ve çevre sağlığı açısından da zararsız hale getirerek ekonomiye artı katkı sağlamak amacıyla kompostlaştırmak, enerji kazanma üzere yakma ve düzenli depolanma  işleminin tamamı olarak tanımlanmakta.

 

Vahşi depolama, yani düzensiz toplama

Katı atıkları rastgele dökerek yer üstü ve yeraltı suyu kirliliğine, toprak kirliliğine, patlamaya ve yangın tehlikeleri başta olmak kaydıyla görüntü kirliliğine, toza ayrıca kötü koku yayılımına gibi çokça çevresel soruna da yol açabilen bir yöntemdir.

 

Başkaca herhangi yalıtım ve de drenaj olmayan bu sistemde çöp sızıntı suları öncelikle  yeraltı suyuna karışıp kirletir, ve de atmosfere salınmış metan gazı ve rahatsızlık veren görüntü açısından da kentlerin de en büyük probleminden biridir.

 

KELİMELER:    HURDA FİYATLARI       GÜNCEL HURDA FİYATLARI             İSTANBUL HURDA ALIMI         HURDA PASLANMAZ            GERİ DÖNÜŞÜM

Firmamız 1982 Yılında Rıza Düz Tarafından Düz Makina Ltd.Şti. Olarak Kurulmuştur 2010 Yılında İse Oğulları Zafer Ve Zeynel Düz Tarafından Zafer Metal Geri Dönüşüm Şirketi Adı Altında Hizmet Vermeye Devam Etmektedir.

  • +90 212 858 18 11
    +90 533 433 88 29

  • +90 212 858 18 13

  • info@zafergeridonusum.com

  • Akçaburgaz Mah. 3088. Sok. No: 6 Esenyurt/İSTANBUL

  • Hafta İçi: 09:00 - 19:30 Arası.
    Cumartesi: 09:00 - 18:00 Arası.
    Pazar: Kapalı